Translate

23 Ocak 2017 Pazartesi

DK'nin Dönüşü!

Evet geri döndüm!! (...gibi...)

Konuya başlamadan önce, 'dizikolik nerede?' sorusunu yanıtlamak istiyorum. (Yarım yıldan fazla süredir neredeyse hiç yorum gelmeyince, ne kadar merak edilen bir soru olduğu karşısındaki umutsuzluğumu görmezden gelin.)
Büyük ihtimal fark etmediniz ama, uzun zamandır burayı, hikayemi ve Yeppudaa yı boşaldım. Hatta son dergide yazım bile yok.. Bir süre daha Yepp e girme niyetinde değilim kendimce nedenlerden dolayı.

20li yaş depresyonundayım. Ne yaptım?, Ne yapıyorum?, Ne yapacağım?, Kimim?, Kimler yanımda?

Bu süreçte çok ta yakın olmadığım bir arkadaş ile arada kalan tek tük bağlandan bir kaçını daha kopardım.
Başka bir tanesinin beni sandığım kadar önemsemediğini fark ettim ve sağlam bir kavga ettik.

İnsanlara olan avuç kadar güvenim, git gide parmaklarımın arasından sızarak azalıyor. Arkadaş olabileceğimizi sandığım yeni biri beni en korktuğum şey ile tehtid edince, bu süreç daha da hızlandı.

İtiraf etmek gerekirse insanlardan korkuyorum. Korkunç yaratıklarız.
İnanın bana, dört nala size doğru koşan bir aslanın (aslanın nalı mı var?) en azından niyeti belli!
Ama enseyi karartmayalım. Çünkü tüm bunlara rağmen Candy ile buluştuk!! İstanbul'a geldi ve inanılmaz eğlendik. Her şeye rağmen sağlam dostluklar kurulabiliyor.

İçinde bulunduğum karamsarlığın nedeni çoğunlukla belirsizlik. Geri kalan kısmı, dünya genelindeki olaylar ve benim eski dostum olan kuruntulu zihnim dolduruyor.
Televizyonu açıp 1 saat izlemek bile insanlığa olan inancınızı öldürebiliyor. Zaten bu yüzdendir ki aramın iyi olmadığı televizyon ile tüm bağları kopardım. Sadece bizimkiler izlerken maruz kalışım ve Sherlock ile Doctor Who var.

Bunların dışında açlıktan ölmek üzere olan bir kedi buldum. Bir iki ayda semirdiği yetmiyor, birde beni yiyiyor hayvan!
Ama inanın nankör değil. Bir kaç kez ıslanmayı göze alarak beni duştan kurtarmaya çalıştı salak.
İlginçtir, tanıdığım insanların yarısı, kendi çıkarları ile çatışan durumda beni kurtarmaz..
Ama neyse ki sadece kediler nankör!

Ah! Tuhaf bir süreç içerisindeyim. Hoşlandığım çocuğu aşmayı başardım. (oradayken 'acaba burada mı?' diye bir göz atmak sayılmaz tabi)
Aslında hoşlandığım bir çok şey eskisi gibi ilgimi çekmiyor artık. Eskisi kadar çok dizi de izlemiyorum zaten.. Bu nick i artık hak etmiyorum!  Ama yenisini bulamayacak kadar da tembelim.

Kendimi sanata vermiş durumdayım. Resim yapmak veya kil ile uğraşmak kafamı boşaltabildiğim nadir aktivitelerden.
Malzemelerin acımasızca harçlığımı sömürmesini saymazsak tabi..

Belki de satmalıyım diyorum. Daha şimdiden 5-6 tablo yaptım ve artık koyacak yerim yok. Ama satmaya çalışsam alacak olmaz diye korkuyorum.
Oysaki dışardan ne kadar cesur görünürüm.

Neyse! Her şeye rağmen kahven ve çikolatam yanımda!! Dur... Doktor onları da yasakladı. Bir sürü ilaç vererek ot gibi yaşamamı bekliyorlar. Mutlu bir hayat yaşamayı tercih ederim uzun ve sıkıcı bir hayattansa.