Translate

K-Drama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
K-Drama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Ölmeden Önce İzlenmesi Gereken Dizi 'You Came From Stars'

Bu dizinin finali gelir gelmez konuyu açmayı düşünüyordum aslında. Ama çeşitli sebeplerden gecikti ve bende herkesin izlemiş olduğunu sanıp vazgeçtim.

Ama izlemeyen çok insan varmış.
Eğer sizde onlardansanız hemen başlayın derim.

Neden izlemelisiniz ?
Çünkü bir iki kore dizisi izleyip onu atlamak haksızlık olur.
Sadece bölüm sonu sahneleri için bile izlenir.

Dizinin farklı bir konusu var. Daha önce bir uzaylıyı konu alan kore dizisine hiç rastlamadım. 


Burda baş rolümüz Do Min Joon (Kim Soo Hyun) 400 yıldır dünyada yaşayan bir uzaylı. Şu sıralar üniversite profesörü. Zamanında gezegeninden keşif için gelmiş te burada mahsur kalmış. Kuyruklu yıldızın gelmesini ve evine dönmeyi bekliyor.
Uzaylımız Şüpermen (Evet bilerek öyle yazdım) gibi adam. Sadece güçleri olması kısmı...
Müthiş yetenekleri olmasına rağmen (Süper güç, hız, ışınlanma vs.) hiç kimseye yardım etmiyor. 
Adamda kafa çalışıyor tabi. Öğrenmiş başına bela alacağını. 
Ama ne bilsin asıl belanın insanlara yardım etmekten değil de yanına taşınan çatlak bir kızdan geleceğini ?


Chun Song Yi (Jun Ji Hyun) Kore'nin en sekşi oyuncusu. Ne var ki güzelliği ile olduğu kadar aptallığı ile de biliniyor. Mocha yı bile yanlış yazıyor zavallım. (Ah hadi ama korece alfabe ile yazmak zordur T-T)
Annesi ile anlaşamıyor, Babası evden ayrılmış ve kardeşi aslında onu sevse de pek belli etmiyor.
Bu güzel oyuncu yeni bir daireye taşınır. Ama yan komşusu onun gibi bir starı tanımıyordur. Hatta birbirlerine uyuz olurlar. Gittiği üniversitede de onunla karşılaşınca işler iyice karışır tabi.

Neyse bu kızımız aslında Do Min Joon'un dünyayı terkedemememe sebebi olan kıza çok benzer. Reenkarnasyonlarmış. Tabi Min Jun-sshi bunun imkansız olduğunu söyler o ayrı.

Başrolümüz çok ünlü ve seviliyor olsa da ondan nefret edenlerin sayısı az değil. Bir gün anlaşamadığı bir oyuncu öldüğünde ve 'senin yüzünden intahar etti' damgası yediğinde oyunculuk kariyeri biter. 
Ona sahip çıkanlar Duygusuz uzaylımız ve zavallı platoniğimiz, ikinci karakterimiz Lee Hwi Kyung (Park Hae Jin) olur.

Zengin, yakışıklı ve deli gibi aşkına sadık zavallı ikinci karakterimiz. (Evet biraz ağır oldu)
Bu sevimli şey çok zengin. Zamanında yani küçükken çatlak Seong Yi den nefret ederken bir de bakmış aşık.
Kızımız bunun sayesinde ünlü olur aslında. Reklam filmi için kızı önerince tabi. Bir iki kere evlilik teklifi etmiş, reddedilmesine rağmen vaz geçmemiş, kız başkasını sevmesine rağmen hem kıza hem Min Jun a yardım etmiş asil sevimli insan. (Bu çocuk bırakılır mı ?!)
İki abisi varmış zamanında. Biri ölmüş. Diğeri ise....

Lee Jae Kyung (Shin Sung Rok) kısaca bizim kötü karakterimiz.
Ama ben hiç bu kadar havalı bir kötü görmedim. Adam psikopat rolü için biçilmiş kaftan. Yakışıklı mı değil mi bilmem ama accayip karizma duruyor.
Bunun birde yüzüğü var ki tam psikopat anlarında çevirip daha da psikopat görünüyor.
Bende istiyorum o yüzükten. Olmadı çivi saracağım parmağıma.

Bütün bunların yanı sıra Çatlak Seong Yi nin kardeşi var.

Cheon Yoon-Jae (Ahn Jae Hyeon) liselimiz. Tam bir ergen. Hemde en yakışıklısında.
Sessiz takılıyor. Babasını hiç hatırlamıyor. Ve bütün kızlar ona deli oluyor.
Dizide liseli oynamasına rağmen o esnada 27 yaşındaydı. Hatta Min Joon u oynayan karakterden yaşlı. Şok oldunuz değil mi ?
Neyse dizide en sevimli karakter denebilir. Yıldız delisi. Hala E.T izliyor.
Cool davranmasına rağmen içi ezik yani.
Olsun.
Dizinin başlarında seesizdi ama sonlara doğru açıldı.

Unutulmaz bir karakter daha. Bu kadını çok sevdim. Başrolümüzün okul arkadaşı.
Ne zaman yakışıklı bir çocuk görsem bu ve ne zaman bunu görsem 'You are my destiny' sözleri gelir aklıma.
Çok yakışıklı biri gördüğümde çalıyor fonda o şarkı.
Zavallım evde kalmış her bulduğu yakışıklıya sarkıyor. (Hadi itiraf edin. Koreye gitsek çoğumuz böyle olacağız)


1 Mayıs 2014 Perşembe

Bazen Nefret Ediyorum



Bazen koreden k-pop tan gerçekten nefret ediyorum.

Çoğu zaman beni mutlu etse de kafamı dağıtıp ruh halimi değiştirse de kötü olarak etkilediği zamanlar da azımsanamayacak derecede.

Bazen, sadece bazen canımı yakıyor. Güzel kurgulanmış bir hayal dünyasına taşıyor bizi bu tarz şeyler. Orada kaldığın yada dozunu kaçırmadığın sürece sorun yok. Ama kendini kaptırıyorsun bazen. Ve oradan gerçekliğe çakılmak insanın çok canını yakıyor.

Onlar yakışıklı. Ve aynaya bakıyorsun. Güzel olabilirsin belki ama onların milyonlarca güzel hayranı var. Onlardan farkın yok. Daha kötüsü bir çoğundan daha uzaksın onlara. Asyanın öbür ucu.

Konu sadece yakışıklılar değil. Seni depresyona sokan güzeller de var. 45 kilo ve o boy nedir ya. Sizin her yerinizden kemikler fırlaması gerekiyor. Anlamıyorum zayıflarken kemikten mi veriyorlar.

Birde k-dramalar var. Hayatı dolu dolu yaşayan gençler, hayeller peşinde koşanlar, onlara ulaşanlar, yada hayatları berbat olmalarına rağmen sonunda mutlu olanlar.
The heris karakterlerinin benimle yaşıt olması komik değil mi ? Elbet istemezdim onlar gibi hayat ama hadi. Gerçek hayatta ders denen birşey de var.

Gençliği güzel bir şeymiş gibi gösteriyorlar birçok dizide, klipte.
Geçen gün 40 yaş üstü bir akrabam ile oturmuştuk bilgisayar başına. Bir süredir o da k-dramaları izliyor. Bir iki şarkıcının resmini gösterdim ve onlardan bahsettim falan.

'Bende genç olmak istiyorum' diyor sanki bu tek sorunmuş gibi. 'Genç olunca da bir şey fark etmiyor.' dedim. 'Baksana aynı yerde oturmuş aynı ekrana bakıyoruz'

Belki de asıl hatamız budur. O ekrana bu kadar çok bakmak.
Belki de bilgisayarı, kitapları kapatıp kısa sürede olsa dışarı atmak gerek kendimizi. Başkalarının hayal gücünü izlemek değil kendi hayatımızı yaşamak.
Ah neden bahsediyorum ben. Tilki misali dönüp dolaşıp geleceğimiz yer yine bilgisayarın başı olacak.

2 Mart 2014 Pazar

Playful Kiss (Versiyonlar Versiyonlar...)

Bu diziyi bilmeyen yoktur herhalde. Kim Hyun Joong efendi sağolsun izletiyor diziyi. (Hayır ondan nefret etmiyorum. Sadece.. öyle işte.)
Buda verisyonu bol olanlardan. İlk olarak bir 1996 Japon versiyonu var. Sonra Tayvan versiyonu ve Anime. (Sıralamadan emin değilim) Son olarakta Koreliler yapmış.
Bu Japonlar da bakmış iyi gidiyor dizi. Birdaha çekmişler.
Bu sıralamadan bir haber insanlar da 'Japonlar korelilerden aldı bu sefer' modundalar.
Neyse işte benimle yaşıt bu seriyi seven bir arkadaş ile birlikte bende izledim yeteri kadar. (Kore, Yeni japon ve Tayvan versiyonlarını.)
Favorim Tayvan versiyonudur. (It start with a kiss) Aslında bunun iki sezonu var da çeviri yok. (Sonunda ingilizce izleyeceğim.)
Tayvan versiyonu çince. (Seviyorum bu dili) Erkek karakterin en iyi olduğu versiyon.
Diğerleri kadar odun değildi. Kızda sevimliydi. İtici bir hali yoktu. Ve favorim ikinci karakterler. Jiro Wang
Yakışıklı dimi ^-^ Ayrıca çok iyi oyuncu.

Japon verisyonu da iyi gibiydi. Yani erkek başrolü sevmesem de. (Furukawa Yuki)

(Adını aradığımda internetten bu tarz fotoğraflar buldum fazlasıyla. Kendini çekmeyi seviyor demekki.)
En 'odun' versiyonu buydu o karakterin. (Yani yinede tipi sevimli hiç değilse)
Zavllı Kin-chan... böyle birini yenilmek te kötü olmalı.

İzlememiş olsamda fazlasıyla bilgilendiğim anime versiyonu ise daha ayrıntılı. Yani hikaye o kore yada japon versiyonunun bittiği yerde bitmiyor. Orjinale sadık kalıp devam eden tek live action ise tayvan versiyonu.
Kısaca bu aslında it start with a kiss reklamı :D Diziyi sevseniz de sevmesiniz hangi versiyonu izlemiş olursanız olun yine de tayvan versiyonunu izleyin derim ^^

14 Kasım 2013 Perşembe

To The Beautiful You vs Hana Kimi


Hangisi daha güzel ? Romantik komedi, başrolüne hayran olunası To the beautiful you mu yoksa gülerken evdekileri uyandıracak kadar komik, Nakatsu ve Kagurazaka gibi sevimli rollere sahip Hanazakari no kimitachi e mi ?
Benim favorim Hana kimi. İlk çekilen de o. Başta kore versiyonu olmasının sebebi onun daha çok bilinmesi. (Daha japon dizileri k-dramalara yetişemedi)
Kore versiyonu 3 karakteri anlatıyor genel olarak (klasik aşk ücgeni) Bu yüzden diğer oyuncular akılda kalmıyor. (Bi Eun Gyeol un oda arkadaşı kalmış bende)
Hatta 3. sırada duranı Exo dan Kai ye benzettim de 'bu dizide oynadı mı ki ?' dedim.
(Sahi ben mi hata yapıyorum yoksa gerçekten o mu ? [çok sonra farkettim baya baya exo oynuyor)
Hana kimi bütün karakterleri göz önünde tutuyor.
Örneğin Nanba. Tartışmasız dizideki en yakışıklı karakter. Gerçek adı Mizushima Hiro.
Diğer bir yakışıklı Kagurazaka. (İlk gördüğümde 'apaçi bu ya' dediğim doğrudur. Pişmanım) Gerçek adı Yuu Shirota. Dedesi mi ne fransız. O yüzden japona benzemiyor.
To the beautiful you da başrol (Choi min ho) yakışıklı ve sevimli. Her ne kadar ikinci karaktere üzülsek te yine de çok sorun etmiyotuz.
Hana kimi de başrol (Oguri Shun) o kadar sempatik değil. 'Lütfen gülümseme' diye yalvarmışlığım var. Kızımız Nakatsu değil de Sano yu seçince kahroldum tabi.
Dizinin diğer bir adı İkemen paradise (Yakışıklılar cenneti.) iken neden başrol bu ?
Neyse. Kısaca bahsettim ikisinden de. İzleyin ve hangisinin daha iyi olduğuna siz karar verin.