Translate

12 Ocak 2015 Pazartesi

Starry Night (Bölüm 37 - Konser Provası)

Cnblue üyeleri sabahın köründe toplanmış, yaklaşmakta olan konserleri için provaya hazırlanıyorlardı.

Kontroller yapıldı, son olarak Jung Shin de gitarını omuzuna asıp, dağılan saçlarını kafasını savurarak düzeltti.

Yong Hwa gitarıyla yumuşak bir melodi çalmaya başlamıştı. Kendini ritme kaptırdı. Mikrofona azını dayadı ve konserdeki bütün kızların çığlık atmasına sebep olacak sesi ile şarkı söylemeye başladı.
"Listen to my story, i saw a fallen staa~r.."

Sanki bütün vücudu müziğin kontrolü altındaydı. Şarkıyı söylemiyor, adeta yaşıyordu.

Ardından Jong Hyun un sırası geldi. Sesinin ve yüzünün müthişliğine rağmen, bütün dikkatleri kollarına çekecek, sıfır kollu bir t-shirt giymişti.
Aynı anda şarkı söyleyip gitar çalarken, bir yandan da gözlerini kapatmıştı.
"Konu sekaide kagaya itteru, kimi to boku no hana shiwo shitteru~"

Jung Shin de ona eşlik etti.
"Kawarrazu soba ni ite kureru, kimi no kokoro ga hikaraseiteru..."

Yong Hwa nın söylediği gibi, birlikte sahnedeyken çok iyi görünüyorlardı. Hatta mükemmel..
Yılıdz sa bu manzarayı görmediği için neler kaçırdığından bi haber dudaklarını uzatmış, burnu ve üst dudağı arasına sıkıştırdığı kaleme konsantre olmuştu.

Sağ kulağının arkasında başka bir kalem daha vardı. Perçemi yüzüne düşmüş, başka bir kalemle tutturduğu saçı dağılmaya başlamıştı.

"Lanet ilham!" diye bağırdı, burnu ve dudağı arasındaki kalemin masaya düşmesine izin verdikten sonra.

Son zamanlarda değişen hayatı yüzünden çok yorgundu. Normalde daha yollaması gereken bölümün zamanı dolmadan yeni bölümler yazan Yıldız, artık ucu ucuna yetiştiriyordu bölümleri.
Daha önceden yedekledikleri olmasa belki de çoktan kovulmuştu.

Ama onun bir suçu yoktu.. Değil mi?
Ne zaman yeni sahne düşünse, aklına gelen Mete ve Jong HYun un suçuydu hepsi.
Kalemi eline aldığında sızmasına neden olacak kadar yorucu yeni hayatının suçuydu.

Bu gün gideceği Dilaraya yardım etmek te onun suçu değildi. Etik değerler suçluydu.
Yıldız sırf vakit bulacak diye bir Türk ü yabancı ülkede yalnız bırakacak kadar kötü biri değildi. Kendi taşınırken çektiği zorlukları başkasının da çekmesini istemezdi.

Hayır, hayır. Tüm suç haftalardır gelmeyen o lanet ilhamdaydı.

En sonunda vazgeçti. Akşam yazacaktı. Ne de olsa hala biraz vakti kalmıştı.

***

"Demek Koreye gelme sebebin bu ?" dedi Koray, bitirdiği su şişesini sıkıştırıp içindeki tüm havayı boşalttıktan sonra. Ardın da kapağını sıkıca kapattı.

"Evet, o Koreli arkadaş çok met edince, Amerika ve Avrupanın ardından birde Asyayı göreyim dedim."

Aslında Mete tam anlamıyla yalan söylüyor sayılmazdı. Fransadayken Koreli biriyle tanıştığı doğruydu. Bir süre asyada yaşamak istediği de.. Hatta yeni bir dil öğrenmeye bile başlamıştı.
Ama ne planladığı süre yakındı, ne de gelmek istediği ülke Koreydi.

O Japonyaya gitmek istiyordu. Fuji dağının, *sakura yaprakları ile süslenmiş sokakların ve rengarenk **yukatalar giymiş insanlarla dolu çeşitli festivallerin fotoğrafını çekmek istiyordu.
Kısacası Yıldızla yapmayı planladıkları her şeyi yapacaktı. Zamanı gelince.. Yıldızı düşünmek artık acı vermediğinde..

Ama işler değişmiş, Mete apar topar Koreye gelmişti. Nedense gerçek nedenini Koraya söyleyemedi.

"Peki bizimkilerden başkasıyla görüştün mü daha önce ? Amerikaya gittikten sonrasından bahsediyorum tabi."

Mete düşünceli bir şekilde kafasını salladı.
"Evet. Fransadayken Serhatla karşılaştım. Bir ay önceydi. Yeni evlenmiş ve balayına Fransaya gitmişler. Onunla karşılaşmamız mucize gibiydi. İnsan kadere hayran kalıyor böyle zamanlarda."

"Ciddi misin ?" dedi Koray büyük bir şaşkınlıkla. "Aramızda en genci oydu oysaki. Yıldız dışında tabi"

"Evet, Yıldız en gencimizdi." Mete bir an ses tonunu ayarlayamasa da neyse ki Koray fark etmemişti onun kendi içinde yaşadığı ikilemi.

Mete'nin küçükken en sevdiği arkadaşı Koraydı Onu seven kısmı 'Yıldız da burada' demek istiyordu. Ama bir yandan da kıskançlık engel oluyordu.
Yıldızı Koraydan kıskanmak mantıksızdı ama konu Yıldız ken Mete'nin mantığı çalışmazdı.

Mete Yıldıza aşıktı. Küçükken Serhat ta..
'Ya Koray da benim gibi kimseye söylemeden ondan hoşlanıyorsa ?' diye düşündü.

"Neyse benim kalkmam gerek" Koray Mete'nin düşüncelerini bölmüştü. "Kuzenim taşınıyor ve yardıma ihtiyacı var. Senin başka bir işin var mı ?"

"Hayır, tüm gün boşum. Neden sordun?"

Koray elinin tersiyle, hemen yanında oturan Mete'nin sol koluna vurdu.
"Fazladan kas gücü fena olmazdı hani."

Mete önce koluna sonra Koraya baktı.Tıpkı eski günlerdeki gibi, kocaman bir gülümseme vardı Koray'ın yüzünde.
Metenin içini bir sıcaklık kapladı. Ne Amerikada, ne Fransada yaşayabildiği bir histi bu. Sadece küçükken, küçük arkadaş gurubuyla vakit geçirdiğinde hissedebildiği bir duyguydu. Ailesiyle birlikteymiş gibi..

Mete eski günlere mi dönmeye başlamıştı ?
Önce Serhatla karşılaşmıştı. Ondan Yıldızın haberini almış, Koreye gelmişti. Şimdi de Koray.

Ülkesinden ayrı kaldığı sürece gün be gün soğuyan, duygusuzlaşan Mete, tekrar kendinden başka birilerini önemsemeye başlamıştı.

"Bir tek sen mi varsın yardım edebilecek ?"

"Hayır, birde Arda var. Kuzenimin arkadaşı. Sen gelirsen üç erkek birde kuzenim olacağız."

Mete kısa bir süre düşündü.
"Neden olmasın.. Ama bir an önce kalksak iyi olur."

"Neden? Bir sorun mu var ?"

Mete etrafa bakınca Koray da onun bakışlarını takip etti.
İkili, manzarası güzel park gibi bir yerde, bankta oturuyordu.

"Sorun değil de.. başka yer bulamadın mı buluşacak ? Buradaki herkes çift ve bize çok tuhaf bakıyorlar."

***

Prova bittiğinde Jong Hyun herkesten önce çıktı. Kim Woo Bin ile buluşacaktı ama yine aklındaki tek şey Yıldız dı. Daha doğrusu rüyasıydı.
Dün de rüyasına girmişti. Ama karşılaştığı anca Mete olmuştu.

Kafasını sağa sola salladı. Neler saçmalıyordu böyle ? Sırf rüyasında gördü diye karşılaşacak değildi.
Yine de karşılaşmak istiyordu.. Peki ama nasıl ?

'Kaderimizde varsa karşılaşırız.' diyecek hali yoktu. Zaten kaderleri onları defalarca karşılaştırmıştı. Bundan sonra iş başa düşmüştü.
'Endişelenecek bir şey yok.' diye mırıldandı. En azından Yıldızın numarasına sahipti.

Aramak için bahane üretmek zor değil.. Min Hyuk tan bahsedebilir di.

'Selam Yıldız.. hatırladın mı ben Jong Hyun ? Son karşılaşmamızı da hatırlıyorsunuzdur. Min Hyuk o günden beri arkadaşından bahsedip duruyor. Gel aralarını yapalım. Birbirimize gıcık olsak ta arkadaşlarımız için bir randevuya katlanacağız.. Ne randevusu mu ? Dördümüz birlikte çıkarsak skandal olmaz. 'Yabancı fanlarla yapılan bir etkinlik' der geçeriz.'

Bu olmazdı. Kendi çıkarları için Min Hyuk u gammazlayamazdı. Sonuçta gurup arasında konuşulan gurup arasında kalırdı. Ayrıca az önceki hayali konuşma kendisine bile komik gelmişti.

"Yine de~" dedi Jong Hyun. "Bir skandal çıkarsa iyi kurtarırım.. Kalp hızlı çarpınca beynime kan gitmeye başladı galiba. Birde aşk insanı aptallaştırır derler."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder