Translate

15 Aralık 2013 Pazar

Starry Night (Bölüm 3)

Yıldızın evi

Prova bittiğinde Jong Hyun cep telefonunu kontrol etti. Bu gün yapılması gereken işlere sürekli geciktiği için prova çok geç bitmişti ve ona ulaşmaya çalışan insanlardan gelen çağrı ve mesajlarla dolmuştu telefonu. Şöyle bir göz gezdirdi çağrılara. Sadece iki kayıtlı olmayan numara vardı. Biri daha sonra mesaj da atmıştı. Peki diğeri kimdi ?
Jong hyun saatin farkında değildi ve çok düşünmeden numarayı aradı. Telefon bir süre çaldı. Tam kapatacakken karşıdan uykulu bir ses geldi.
"Alo." Alo? Yabancı biriyle konuştuğunu anladı.
"Hello.." Daha söyleyeceğini bitirmeden karşıdan yanıt geldi.
"*Kimsiniz ?" İngilizce değil mi bu ?!
"**Sorry, but I can't understand you. Do you speak English or Korean ?" Yıldız karşısındakinin bir türk olmadığını anlayınca gözlerini açıp oturdu ve korece konuşmaya başladı.
"Evet, korece konuşabiliyorum. Kimsiniz ?"
"Ben Jong Hyun. Prova sırasında beni aramışsınız. Yeni gördüm.." Yıldız arayanın Jong Hyun olduğunu öğrenince yataktan çıkmaya çalıştı ama o panikle yorgana takılıp yüzüstü yere yapıştı.
Yer yatağında yatmadığı için pişmandı. Haşere korkusunun bedelini burnu ödemişti.
Telefonun öteki ucunda olanları dinleyen Jong Hyun bir şeyler olduğunu anladı ve hiç merak etmese de nezaketen sordu.
"İyi misiniz ?"
"Evet. Evet, iyiyim."
"Sizi arama sebebim beni neden aradığınızı merak etmemdi."
"Ben sizi aradım..." Gerçekten çok heyecanlıydı. "Şey bu gün bana kartınızı verdiniz ve aramamı söylediniz."
"Kartımı verdim ?" Jong Hyun bir süre düşündü. "A evet. Sen bu gün çarptığım kızsın. İyi misin ? Bir yerin yaralandı mı ?"
"Hayır, ben iyiyim. Sizi aramamı söylemiştiniz. Ve telafi edeceğinizi. Buna gerek olmadığını, zaten özür dilediğinizi ve bunun yeterli olduğunu söyleyecektim."
"Olmaz. Lee Jong Hyun birine çarpıp sadece özür dileyerek konuyu kapatmaz. Başka birşey yapmalıyım. Iıı.." Biraz düşündü. "Buldum! Sana yemek ısmarlayacağım."
"Hiç gerek yok..."
"Anlaştık o zaman. Bu cuma. Ayrıntıları sonra mesaj atarım. Şimdi kapatmam gerek."
Yıldız elinde telefon donakalmıştı. Az önce ne oldu ? Yavaşça telefonu kulağından indirdi. Sonra birden yüksek sesle konuşmaya başladı.
"Kendini beğenmiş ukala ! Kim onunla yemeğe çıkmak istediğini söyledi ?!" Elinde telefon bir sağa bir sola yürümeye başladı. Arada duruyor, söyleniyor sonra volta atmaya devam ediyordu.
"Hem belki benim cuma günü bir işim var ?" Bir adım daha attı ve kendini yatağa bıraktı. Mika bunu öğrenince sonsuza dek benden nefret edecek. Ah neden bana çarpan Jong Hyun du ki sanki ? Exo'dan birileri de olabilirdi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder