Translate

31 Aralık 2014 Çarşamba

Yeni Yıl ve Santa

2014 te bitti.

Bir yıl ne çabuk geçti diyorum.. Bir yıl içinde hayatımda değişen çok şey oldu. 2014 benim için önemli bir yıldı çünkü bu yılın yarısını çocuk yarısını reşit olarak geçirdim. Tabi sadece bu değil.
Eminim sizin hayatınızda da değişen çok şey olmuştur.

Ama bir gün de her şey değişecek değil. Aynı geçen sene gibi bu sene de evde bilgisayar başındayım. Ailemle mutluyum. Geceyi büyük ihtimal yine dizi izleyerek geçireceğim.

Nedense bir bana normal geliyor gibi hissediyorum.. Yani normal bir gün, normal bir çarşamba. Sonuçta noel baba gelip bana hediye verecek değil :P

Zaten hiç anlayamadım şu noel baba olayını.
Neden çocukları şişman, evlere giren, köle çalıştıran, hayvan haklarına saygısı olmayan, şişman bir adama inandırıyorlar. Ve onu sevdiriyorlar ?

Sonra niye amerikada ateist çok ? Olur tabi. Sen çocuğu Santa, paskayla tavşanı, diş perisi gibi şeylere inandır, sonra olmadıklarını söyle. Al sana çocukluk tranvası..

Hayır anlamıyorum çocuklar da bu kadar salak mı ki inanıyor ? Yavrucum neden dünyanın bir ucunda beleşe hediye dağıtan yaşlı bir adam olsun ? Dünya böyle bir yer değil ne yazık ki. Hep çıkar ilişkişi.

Neyse işte.Eğlenenlere, ağaç kesenlere iyi eğlenceler. Ben elma kemiriyor olacağım siz hindi yerken.

Son olarak yeni yıldan dileğim ise... Yok. Yeni yıldan ne dileyeyim ki ben ? Ayağını denk alsın bana yeter. Zaten bu gün yıl sonu. Ben 2014 ün bitişi için yas tutacağım bu gece. Yazık bu seneye de.. Gelirken hoş geldinler kutlamalar, sonra.. Yok yıl kötü geçti yeni yıldan iyi şeyler bekliyoruz.. Nankörlük yapmayın. Sizde ayağınızı denk alın. :D


28 Aralık 2014 Pazar

Dream Tv de K-pop



Bir süredir bundan haberim vardı ama emin olmadan paylaşmayayım dedim. Dream tv Haftanın iki günü k-pop yayınlıyor.

Tv izlemeyi sevmem. İzlesem bile müzik kanallarına çok nadir denk gelirim. Ama Saolsun bir arkadaş görür görmez bana haber verdi. Bende size tabi ^^

Cumartesi günleri 18:15, Pazar günleri ise 17:00 da Dream tv yi açarsanız tv ekranında klipleri izleyebilirsiniz.

Yanlız dikkat edin Dream türk ü açmayın.

Canlı yayın 

25 Aralık 2014 Perşembe

2015 Takvimleri

Yeni yıla az bir zaman kaldı. 2015 e girmeden kendi masa takviminizi yapın ^^

Geçenlerde bir sitede CN takvimi gördüğümde çok istemiştim. Ne yazık ki alamazdım.. Zaten çok ta pahalıydı.
Bende 'neden kendim yapmıyorum ?' dedim..

İhtiyacım olan şeyler basit. Bir yazıcı, basit bir shop programı, karton biraz tel ve kesip biçmek için birşeyler.

Ben sizin için bir kaç alternatif takvim yaptım. İstediğini kullanabilirsiniz. Başkalarına da yollamanıza kızmam.. Yeter ki direk resim linki değil blogun linkini verin ^^

Neyse başlayalım yapmaya..

Önce yazıcıdan çıkarttığınız kağıtları boyutları ile oynamadan yazdırın. (isterseniz ikisini birleştirip tek seferde yazdırabilirsiniz o ayrı)






Kalın karton (Yada mukavva daha iyi olur) 20 ye 33 cm boyutunda kesin. (12.5), (8), (12.5) cm olacak şekilde üç bölüm çizin kartona. Çizgilerden güzelce katlayın ve üçgeninizi oluşturun.


Bu sırada bir de defterler arasından kurban seçin. a5 boyutunda eski telli bir defter bulun ve tellerine kalıcı bir zarar vermeden ayırın.











Tellerin aralığını ve sayısını göz önünde bulundurarak kartona delikler için işaret yapın. Bunları falçata, bıçak yada delgeç ile delin.

Etrafındaki beyazlığı kestiğiniz kağıtlarınıza da aynı işlemi uyguladığınızda teli yerleştirin ve sıkıştırın.






Tada~ İşte el yapımı masa takvimi.

















Resimler;

Bu benim kullandıklarım. Hazirandaki kalbi görmezden gelin artık. Kendi doğum günümü yapmıştım.. O kadar da kusuru olsun. Yada siz başka kulanın altta seçenekler var sonuçta.













Bunları çok sevdiğim biri kendi çekti.. Takvim yaptığımı görünce 'benim için de yapar mısın benim çektiklerimi kullanarak?' diye sorunca bende 'Tamam ama bloguma da eklerim' dedim. Hepsi sizin için.














Birde 12 kişiler diye Exo yapayım dedim. (2 üyesi kayıp olsa da)
Fan değilim ama fanı çok.
















Son olarak ta tek takvimler.





20 Aralık 2014 Cumartesi

50 CNBLUE Şarkısı


Bu konuyu bir süredir düşünüyordum. 'Rasgele 50 CN şarkısını yazsam, hem bilmeyenler CN i tanır hemde tanımaya yeni başlamış kişilere de kolaylık olur (tabi bana şarkı soranlara direk link verirsem bana kolaylık olur.)' diye

Dün de biri CNBLUE şarkıları sorunca daha da geciktirmeyeyim dedim ve sıvadım kolları.

Bu liste çok bilinen ve bazı boiceların bile bilmediği şarkılardan karışık olarak  kendim tarafında hazırlanmış bir listedir. 

İyi dinlemeler

1)  Angel


2) İmagine


3) Heart Song




4) Crying Out

5) No More




6) Teardrops İn The Rain


7) Lie

8) Hey You

9) I'm Sorry

10) Feel Good


11) Love Girl

12) Radio


13) One More Time

14) Lady

15) Blind Love

16) Still

17) Come On

18) Cant Stop

19) Friday

20) Time İs Over

21) Coffee Shop

22) Truth

23) Where You Are

24) Robot

25) Tattoo (Yong kendini kaybediyor hep bu şarkıda... Dur lafımı da atayım 'O mikrofon önceki hayatında ülke mi kurtardı ?')

26) Feeling

27) Sleepless Night

28) Wanna Be Like You

29) Foxy

30) Monster

31) One Time


32) Change

33) I Cant Belive

34) Try Again, Smile Again 


35) Don't Care

36) Love Revolution 

37) Greedy Man

38) Blue Sky

39) Starlit Night

40) Because I Miss You

41) Just Please 

42) These Days 

43) Let's Go Crazy

44) Wake Up

45) A Man Like Me

46) High Fly

47) La La La

48) More Than You

49) Rock N Roll

50) Love Light

Devamı 

9 Aralık 2014 Salı

Starry Night (Bölüm 35 - Mete'nin Sıradan Bir Günü)


Mete kuş sesleri ile gözlerini açtığında, bahçede uyuyakaldığını fark etti. Saat sabahın altısıydı ve hava yeni yeni aydınlanıyordu.

Bahçedeki çimlerin üstüne düşmüş olan bardağı aldı ve içeri girip mutfak tezgahına bıraktı. Ardından da duş almak için üst kata çıktı.

15 dakika sonra belinde mavi bir havluyla tekrar salona inip telefonunu eline aldı. Günlük programını kontrol edip ona göre giyinecekti.
İkinci kata doğru tekrar basamakları çıkarken rahat bir kıyafetin, takım elbiseden daha iyi olduğuna karar verdi.
Zaten o bir fotoğrafçıydı. Neden şık giyinmek zorunda kalacaktı ki ?

Sonunda aynanın karşısına geçti ve hiç acele etmeden saçlarını kurutmaya başladı.
Bir yandan da Barış Manço'nun Kara sevda şarkısını mırıldanıyordu. Şarkının sabah sabah nereden diline takıldığını düşündü.

Saçlarını tamamen kuruttuğunda, krem rengi boğazlı bir kazak ve kalın koyu renk bir kot pantolon giydi. Duşa girmeden önce şifonyerin üstüne bıraktığı yıldız şekilli küpelerini taktı ve tekrardan mutfağa inip iki dilim ekmek kızarttı.

Ekmeklerin üstüne peynir sürüp birini ısırdı ve kağıt bardağa sıcak su koyup sallama çaylardan birini içine attı.

Azında bir dilim ekmekle mutfakta bir sağa bir sola giderken ne kadar sevimli göründüğünün farkında bile değildi.

Çayı olduğunda poşetten kurtuldu ve sol eliyle hem bardağı hem diğer dilim ekmeği aldı. İlki hala azında duruyordu.
Kapıya doğru yöneldi. Çantası ve kamerasını omuzuna taktıktan sonra sehpanın üstündeki  anahtarlarını da alıp evden çıktı.

***

"Benim için fark etmez." dedi Mika, Yıldız Dilarya yardım konusundan bahsedince. "Ama uyarayım, temizlik konusunda çok yardım edebileceiğimi sanmıyorum. Yeni beni bilirsin."

"Bize engel olmadığın sürece sorun yok."

Mika ona laf söyleyen arkadaşına dil çıkarttı. Biraz sessizce bekledi. Ardından bilgisayarı açtı.
İnternete girmek istediğinde karşısına bir yazı çıktı. Chrome un yanlış kapatılması ve son sekmeleri kurtarmak ile ilgili bir yazı.

Yıldızın en son neye baktığını merak eden Mika, önce arkadaşını kontrol etme gereği duydu. Yıldız tezgahın önünde, az önceki yemekten kalan bulaşıkları yıkıyordu. Yani Mika güvendeydi.

Geri yükleme tuşuna bastığında üç sekme açıldı.
Biri Türkçe bir sitede cheongdamdong 111 in bölümleri, diğeri Jong Hyun un seslendirdiği How awsome şarkısı, sonuncusu ise google görsellerde aratılan Lee Jong Hyun resimleriydi.
Mika sinsi sinsi sırıttı.


Yıldız bilgisayardan gelen şarkıyı duyunca şaşırmadı. Mika her zamanki gibi bir CNBLUE şarkısı açmış dinliyordu işte..
Ama Yıldız bu sefer biraz daha ilgiliydi ve bir kulağı müzikte iş yapıyordu.
Şarkı nakarata geldiğinde bir tuhaflık fark etti. Çalan şarkı önceki gece dinlediği şarkıydı.
Bir anlık panikle arkasını döndüğünde, kollarını göğüsünde birleştirmiş Mikayla göz göze geldi.

"Niye öyle bakıyorsun ?" dedi bütün oyunculuk yeteneğini kullanıp yüz ifadesini düzelttikten sonra.

Mika bakışlarıyla ekranı işaret etti yüzündeki ilginç gülümsemeyi bozmadan.

"Hı o mu ? Sen en son öyle açık bırakmışsın sanırım. Bende dokunmadım."

"Yani ben Türkçe siteler açtım ?"

"Ne bileyim ne açtın."

Mika Yıldıza yaklaşıp onu gıdıklamaya başladı. "Hadi itiraf et."

Yıldız daha fazla inkar edemeyeceğini anlamıştı.
"Tamam! Tamam, kes şunu! Kabul ben açtım onları. Ama düşündüğün gibi değil"

Mika durdu ve gülmeye başladı.
"Açıklayabilirsin ? Hem en düşündüğümü düşünüyorsun da aksini idda ediyorsun ?"

"Sen git gide daha mı zeki olmaya başladın bana mı öyle geliyor ?"

"Ben hep zekiyd... Hey!! Konuyu değiştirmeye çalışma!"

Yıldız Mikanın bir anlık şaşkınlığını görünce kahkahasına engel olamadı.
"Az kalsın başarıyordum ama."

"Başaramadın ama."

"Başarabilirdim."

"Başaramaz.. Dur ya! İkinci kez mi oyuna getirmeye çalışıyorsun ?! Çabuk sorumu yanıtla. Neden bunlar açık ? Yoksa sen.."

"Yoksa ne ?"

"Yoksa sen ciddi ciddi Jong Hyun dan hoşlanmaya mı başladın ? Hemde onu görmek için son şansını da kaybetmişken ?"

"Bak bende böyle düşüncelerden bahsediyordum!.. Hayır yok öyle bir şey. Hem niye son şansım olsun ki ? Mete hala aynı işte."

"Bakıyorum da görüşmek için planlar yapılmış.. Ama orada horul horul uyuduk. Bir daha bizi sete almazlar."

"Kendi adına konuş. Ben horlamam."

"Neyse ne. Şansını yitirdin sonuçta... Ama istersen sasaeng olabiliriz. Yurda falan sızarız."

Yıldız parmağıyla Mikanın alaycı bir şekilde kalkmış kaşlarının ortasına bastırıp kafasını geri itti.
"Git başkasının başını derde sok. Ben sasaenglikle de Lee Jong Hyun denen odunla da ilgilenmiyorum."

"İlgilenmiyorum diyorsun ama tam adını öğrenmişsin sonunda. Hem delillerim de bilgisayarda. İnkar edemezsin."

Yıldız yüzünü ovuşturdu. "Ah bilmiyorum." dedi ve kendini yatağa bıraktı. "Yorgunum, kafam çalışmıyor. Şu an sadece uyumak istiyorum."

Mika Yıldızın yanına, yatağa oturdu.
"Sen ciddi misin ?" diye sordu düz bir ses tonu ile.

"Hayır!!" Yıldız yerinden doğruldu. O sırada Mika bile Yıldızın aslında kendine bağırdığının farkındaydı. "Düşündüğün gibi değil! Kesinlikle değil !"

Olamazdı.. olmamalıydı..
Sadece bocalıyordu.
Yakışıklı ünlülerin hepsinden hoşlanmıyordu sonuçta. Jong Hyun da onlardan biriydi sadece. Yüz yüze tanışmaları bir şey değiştirmezdi.

Bu hissettiği kalp çarpıntılarının başka bir açıklaması olmalıydı. Belki de fazla kafein tüketiyordu. Yada sadece yakışıklı diye birazcık etkilenmişti.
Bunun olması doğaldı. Unutulmayacak bir his değildi.
Sonuçta zamanında Lee Jong Suk, Kim Woo Bin ve diğer yakışıklı ünlülerde de benzer duygular hissetmişti ve hepsi geçmişti.

Yıldız hoşlanma ve hayranlığı birbirine karıştıracak kadar saf bir kız değildi.
O sıradan bir kızdı.. Özellikle Kore gibi bir ülkede bir ünlüden hoşlanması onun için tehlikeliydi.
Hem Jong Hyun da ondan nefret ediyordu.

Birden ayağa kalktı ve ceketini alıp dışarı fırladı.

Şimdiki planı sadece koşmaktı.. En uzaktaki park neredeyse oraya kadar..

4 Aralık 2014 Perşembe

Enes Kaya İle İlgili Dedikodular.




Düzenleme Notu 9.12.2015;
Hakkında öğrendiğim başka şeylerden dolayı artık Enesi sevmiyorum. Bu yazılanları değiştirmeyeceğim yalnız, hala görüntülenmeye devam ettiği için, bazı şeyleri bilmeden önceki görüşlerim olduğunu, artık geçerliliğini yitirdiğini bilin.


Bu gün rüyamda Enes i gördüm. İlk defa rüyama girdi.
Uzun süredir programın çevirisi gelmiyordu ve kardeşim şakasına 'bak bakalım belki yeni bölümü gelmiştir' dedi.

Ama ne yazık ki programın çevirisini değil Enes abi hakkındaki iddaları gördüm.
İddalara göre Enes Kaya eşini aldatmış. Bu yüzden programdan hatta koreden ayrılacakmış. Kanıtlar ise kakaotalk ekran görüntüsü ve ses kaydıymış.

Enesin bu dedikoduları çıkaranlara dava açtığı söyleniyor.

Dedikoduların ne kadarı gerçek bilmem. Ama yapılan yorumlara şöyle bir göz gezdirdim de.. Cidden üzücü.

Sözde Türküz değil mi ? İnsanlar hemen hakarete başlamış. Kimi din karşıtı kimi ise dini kullandı diyor.
Enes abi için gözünü para hırsı bürümüş diyen de var iyiki programdan atılmış diyen de.. Biri de sevmiyordum zaten demiş..

Savunanalar da var elbet.

Benim düşüncem mi ? Erkek milleti. Hepsi aldatmaya meillidir.
Böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Ama yaptıysa dışardaki diğer erkeklerden daha aşşağı olduğu anlamına da gelmez.
Neymiş kakaotalk tan mesajlaşıyormuş. Enes Kaya da zaten 14 yaşında ergendi. Mesajla ilişkisi var.

Dediğim gibi ben yaptı veya yapmadı diyemem. Enes abiyi de çok severim ve bu değişmedi. Ama şu kore özentilerine de sözde kore fanlara da başın açım çok değişti. Bu iki kısım bizim gibi aklı başında çekik severleri hem kendi ülkemize hem dünyaya kötü tanıtacak.

Beni bilen bilir. Kim Hyun Joong u pek sevmem. Ama onunla ilgili skandalı okuduğumda nasıl şaşırmıştım.. 'çocuğun meslek hayatı bitti' demiştim.
Bir insan ne hata yaparsa yapsın, hangi iftiraya uğrarsa uğrasın böyle nefret dolu yorumlar yapamazsınız bilgisayar başından.

Zaten Enes Kaya kişisel görüşleri yüzünden antilere sahip bir insan. (sadece o değil bütün koreli ünlüler. Bilgisayar başında işsiz çok insan var. Empati yada insanlık nedir bilmeyen)
Şimdi bu iddalar yüzünden Enes Kaya zor zamanlar geçiriyordur. Eşi ile arasında ne olur Allah bilir.

Şunu unutmayın... Bir insan sadece bir tane iyilik yaptı diye iyilik meleği veya bir hata yaptı diye şerefsiz olmaz.

Yapmamışsa o iftirayı atanların da o yorumları yazanlarında bir güzel kulaklarını çınlatıyorum buradan.
Yaptıysa yine aynı ama arada Enes abiyi de söverim. Yine de onun aynı insan olduğunu unutmam ve şu anki hayranlığımı korurum.

27 Kasım 2014 Perşembe

Starry Night (Bölüm 34 - Mete'nin Hayali)

Çarşamba gecesi herkes için düşüncelerle doluydu..

Mika kendi hayali dünyasını koruma çabasındaydı. Jong Hyun Yıldız hakkında bir iki basit bilgi öğrenmeye çalışırken Yıldız sa Jong Hyun un yaşadığı zorlukları düşünüyordu...

Seul de bir yerde bunlar yaşanırken şehrin hemen dışında, sabah yaptığı hatayı kafasında geri sararak her defasında kendine lanet okuyan Mete vardı.
Usui nin 'bırak artık düşünmeyi, Yeter...' dermişçesine bakan gözlerini görmezden gelmiş, bahçede otururken bir yandan da kahvesini yudumluyordu.

Yıldızı korkutmuş muydu yoksa ?
'Ama neden korksun ki ?' dedi derinlerdeki bir ses. 'Bir kazaydı. Onu öpmedin bile..'
'Kızlar hassas olur' diye mualefet etti Mete nin karamsar yanı..

Mete acı bir şekilde güldü.
"Mükemmel! Şimdi de kendimle tartışıyorum. Kafayı yedim!"
Aslında kafayı yememiş, sadece biraz umutsuzluğa düşmüştü..

Yıldızın Korede olduğu ilk günü düşündü.. Fransada kendine bir düzen kurmuş olmasına rağmen bir günde oradaki hayatını bırakıp, dilini dahi bilmediği bu ülkeye gelmişti.
İş bulmak hiç kolay olmamıştı... Ama her şey bu inatçı kız içindi.
Onu alıp Türkiyeye dönmek hepsine deyecekti.

Mete de artık özlediği ülkesinde, ailesiyle aynı şehirde yaşayacaktı... Bu planın aptal bir fotoğraf yüzünden mahfolma düşüncesi Metede bahçedeki masayı devirip sandalyeleri tekmeleme, sesi kısılana kadar bağırma isteği uyandırıyordu.

Bir yanlış anlama yüzünden hayallerini kaybedemezdi. Bir kez daha olmasına izin vermeyecekti.


***

"Özür dilerim!!"

Yıldız zil sesi yüzünden panikle, ne gördüğünü hatırlayamadığı rüyasından uyandı. Hala bilgisayarın önünde yerdeydi.

Şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Ne için özür dilemişti ki ?

Kapı tekrar çalınca 'neyse' dedi ve kapıya bakmak için ayaklanmadan önce tekrar yere yatıp gerindi.
Sonunda kalkıp kapıyı açtığında az kalsın şok geçiriyordu.

Mika hiç uyumamış, bayık gözleri ve siyah halkalarıyla sabah sabah Yıldızın yanına gelmişti.

"Ihım.. içeri gelsene"

Mika ağır hareketlerle içeri girdi ve kendini az önce Yıldızın kalktığı yere bıraktı.
"Yer sıcakmış~"

Yıldız güldü ve esnedi.
"Kapıyı çalmadan önce orada ben yatıyordum da ondan... Onu boşver de senin bu halin ne ? Ruhun çıkıp geri dönmüş gibi."

Mika gözlerini ovuşturdu.
"Uykusuz ve açım.. Yemek ver bana Yıldıız~"

"Ah zavallı şey.. Yine alışverişe çıkmayı unuttun değil mi ? "

Mika yerde yuvarlandı ve tepesinde duran Yıldıza masum bakışlarını dikti.
"Ben yaşlı bir kızım Yıldız.. Ruhum yaşlı.. ve bunak."

Yıldız ayağıyla onu dürttü.
"Çok konuşma da şu sehpayı ortaya çek. Ben sandeviç hazırlayacağım."

"Sen olmasan hiç ekmek yemeyeceğim Yıldız. Hiç pirincin yok mu ? Onigiri yapalım."

"Şikayet etme ve ben seni beslemekten vazgeçmeden önce elindekiyele yetinmeyi öğren."

"Tamam ya bir şey demedim. Kızma hemen... Sehpayı çektim ve üstündekileri topladım. Bu biletleri nereye koyayım ?"

"Ne biletleri ?"

"Türk arkadaşının verdiklerini..."

"Ne bu yüzündeki ifade ? O benim arkadaşım değil hem.. Senin komşun unuttun mu ?"

Mika ağazında japonca bir şeyler geveledi, biletleri tekrar sehpaya bıraktı ve kalkıp buzdolabından kola aldı. Yıldız elinde iki bardak ve sandeviçlerle sehpanın başına geçtiğinde Mika da kolaları doldurmaya başladı.

Tam ikinci bardakta dolmak üzereyken hapşırması kolayı sehpaya, dolayısıyla biletlerin üsütne dökmesine sebep olmuştu.

Yıldız hemen mutfağa koştu ve kağıt havlu rulosunu alıp dökülen kolayı temizlemeye başladı bir yandan da söyleniyordu.

"Çok sakarsın Mika.. Daha dikkatli olmalısın"

"Hey! hapşırmak benim suçum değil."

"Neyse olan oldu.. Ah biletler mahfolmuş.. Yazı da okunacak gibi değil. Saati hatırlıyor musun ?"

Mika Yıldıza ters bir bakış attıp dil çıkarttı.
"Hayır.. Mamdem hatırlamıyorsun gitme."

"Birlikte gideceğiz.. Niye böyle davranıyorsun ? İki gün önceye kadar çok samimi davranıyordun kıza karşı."

"İki gün önceye kadar sen bu kadar iyi davranmıyordun ama."

"Kıskandın mı yoksa ?"

"Evet!"

Yıldız gülümsedi. "Kısknama.. en iyi arkadaşım sensin. Milletin önemli değil. Öyle olsa buraya hiç taşınmazdım değil mi ?"

Mika biraz düşündü. İkna olmuş gibiydi.
"Haklı olabilirsin."

"Haklıyım tabi. Neyse ben şimdi Dilarayı arayıp saati ve biletleri böyle kabul edip etmeyeceklerini sorayım. Sende yemeğini ye."

Mika kafasıyla onaylayıp tekrar sehpanın başına oturduğunda Yıldız kıskanç arkadaşının yanında rahat konuşamayacağı için dışarı çıktı ve Dilarayı aradı.

Önce gösteri saatini öğrendi. Sonra biletleri kabul edeceklerini. Telefonu kapatmadan önce birde evine yerleşip yerleşmediğini sordu Yıldız.

Hala işinin bitmediğini öğrendiğinde yardım teklif etti ve ertesi gün buluşmak için sözleştiler.

Konuşurken unutmuştu ama telefonu kapattığında kıskanç arkadaşına bunu nasıl anlatacağını düşünmeye başlamıştı.

Mikayı yanında çağıramazdı. Onu bırakıp giderse de daha fazla üzülecekti.

Ama diğer yanda da daha yeni evinden atılmış bir öğrenci vardı. Mikanın kıskanç ve çocuksu hisleri yüzünden, yardım edeni olup olmadığını bilemdiği bir kızı yalnız mı bırakacaktı ?

Tamam, belki geçen gün yardımcı olan iki çocuk yine orada olabilirdi ama onlardan biri Türk, diğerininse türk olma olasılığı yüksekti. Ve bu sadece işin ağırlık kısmını yapabilecekleri anlamına geliyordu.

Ne olursa olsun.. İnsanlık ölmemişti ya..

***

Jong Hyun dünkü araştırmalar nedeniyle rüyasında Türkiyede konser verdiklerini görüyordu.
Bir saha nın ortasına kurulan sahneden hepsi dolu koltukları, dip dibe ayakta dikilenleri rahat görebiliyordu. Çoğunluğu kız, Yıldız ve Meteye benzeyen insanlarla dolu bir kalabalık.

Ön sıralardan masmavi giyinmiş bir kız gözüne takıldı. Düşünceli ve biraz da hayranlıkla Yong Hwa ya bakan Yıldız..

Gurup daha önce hiç söylemedikleri bir şarkı söylüyordu. Jong Hyun un solo kısmı geldi ve sahne ışığı aniden ona döndü..

Hayranlar bağırıyordu.
"Jong Hyun ~ Jong Hyun ~ Jong Hyun.. Oppa hadi uyan."

Jogn Hyun gözlerini açtığında karşısında dikilen Junieli gördü. Röpörtajlarda 'kız kardeşim gibi görüyorum' dediği Juniel.

"Oppa, neden burada uyuyorsun ? Bir sorun mu var ? Yurtta bir şey mi oldu ? Bana her şeyi anlatabileceğini biliyorsun değil mi ?"

Jong Hyun 'kız kardeşim gibi' derken doğruyu söylüyordu.
Juniel bazen sinir bozucu bir kız kardeş gibi ona yapışırdı.

Bir beste yaptığını duyduğunda 'Hadi ben buna söz yazayım, birlikte bir şarkı yapar başkana veiririz.' diyebilirdi. Demişti de.

Gerçekten ısrarcı bir kızdı ve bu zaman zaman sinir bozucu olabiliyordu. Yine de küçük kız kardeş gibiydi ve Jong Hyun bir şekilde onu seviyordu.

'Bir sorun yok çalışırken uyuya kalmışım..." Jong rüyasındaki şarkıyı hatırladı birden.. "İşin yoksa biraz yalnız bırak beni lütfen. Aklımdakileri yazmalıyım."

Juniel hayal kırıklığına uğramıştı. Kafasıyla onayladı ve çıkmadan hemen önce bestenin yazıldığı kağıda bir bakış attı.

Kağıdın üst kısmında etrafı daire şeklinde karalanmış bir kelime vardı. Latin harfleri ile yazılmış.

Yıldız ne demekti ki ?

24 Kasım 2014 Pazartesi

2014 Türkivision Bitti..



Türk ülkeleri ve türklerin bulunduğu Almanya gibi ülkelerin katıldığı türkvision şarkı yarışması bitti.

Yarı finali geçen 15 ülke geçen gün tekrar yarıştı ve birinci Zhanar Dugalova ile Kazakistan oldu.




Benim favorim Non-Stop ile Kırgızistan dı. Kıyafetleri, karaografisi bile ayrı bir havalıydı yani.




Türkiyenin yeri ise.. 15. sıra.. Evet rezil olduk resmen. Sonuncu ülkeyiz. 128 puan nedir. 14. ülke ile aramızda 38 puan vardı ya..


Adını duymadığım yarı Belçikalı bir şarkıcı olan Funda Kılıç temsil etti bizi. İlk sırada biz çıktığımız için ilk bizim puanımız söylendi..

Büyük bir heyecan ile parmak hesabı yaparak sırayı hesapladım.. Bizim puandan yüksek olan her bir ülke için bir parmak.. Biri bile mi bizden düşük not almaz ? Gece gece şoka girmiştim.


Geçen senin kazananı Azerbaycan mış buna da vikipedia dan baktım.

Neyse umarım üçüncü yarışmada en azından sonucu olmamayı başarabiliriz.