Translate

27 Aralık 2013 Cuma

Starry Night (Bölüm 5)


 Bütün yemek boyunca Yıldız ve Jong Hyun birbirine laf söyleyip durdu. Yıldız geldiğine pişman olmuştu. Ama Jong Hyun eğleniyor gibiydi. Hiç tanımadığı biri ile sürekli tartışmak eğlenceliydi. Normalde kız yada erkek fark etmeksizin kim ile tanışsa sürekli alttan alır, Jong Hyun'un tüm kaprislerine katlanırdı. Ama Yıldız her lafına bir cevap veriyordu.
Bu biraz da can sıkıcıydı. 'Benden neden nefret ediyor ?' diye düşündü. Yada nefert ediyormuydu ? 

Jong Hyun sürekli Yıldıza bakıyor, Yıldız sa bir ünlü ile tartışmaya devam etmek istemediği için spagettisi ile ilgileniyordu. Bu fazla tuhaftı. Jong Hyun kızların (hatta bazen erkeklerin) delirdiği biriydi. Yıldız onu sevmese bile böyle davranmamalıydı. Acaba bir anti fan mı ?
Tabiki de değildi. Yıldız sadece bu yemeği Mikadan gizlediği için suçluluk duyuyor ve sinirleniyor, sinirini de ondan çıkarıyordu. Jong Hyun'un karşılık vermesi de işleri kızıştırmıştı.
 Bir süre sessizlikten sonra Yıldız konuşmaya karar verdi. Bir ünlünün nefreti tüm fanların nefretiydi. Ve bu çocukların fazlasıyla fanı vardı.
"En yakın arkadaşım sizin fanınız. Voice mıdır Boice mıdır. Ondan."
"Boice. Hangimizi daha çok seviyor ?"
"Bilmiyorum. Sürekli resim çeken hanginiz ?" Jong Hyun gülümsedi. Bu kız istediğinde normal konuşabiliyormuş.
"Min Hyuk'tan bahsediyorsun. Arkadaşın bir boice. Ama sen bizden nefret ediyorsun galiba. Neden ?"
"Sizden nefret etmiyorum..."
"O zaman sadece benden nefret ediyorsun."
"Hayır, öyle değil. Ben..."
"Seninle birlikte yemek yiyiyorum ama sen bundan memnun değilsin. Bu kalbimi kırdı. 
Hemde zaman ayırmak çok zor olmuştu. Bu yüzden benden nefret ettiğini düşünüyorum."
"Evet, senden nefret ediyorum !!" Yıldız bunu sesli söylememek için zor tuttu kendini. Bu çocuk neden sürekli lafımı kesiyor ?!  Gerçek düşüncelerinin aksine sakince yanıt vermeye çalıştı.
"Hayır, seni tanımıyorum. Bu yüzden nefret etmem imkansız. Dediğim gibi arkadaşım boice. Ona seninle çarpıştığımı bile söyleyince nasıl kıskandı. Birde yemeğe geleceğimi söyleyemezdim. Bu yüzden rahatsız hissediyorum sadece."
"Hmm.. Bu muydu yani ? Madem öyle teklifi reddetseydin."   Bunu kasten mi yapıyor ?!  
"Denedim ama dinlemeden telefonu kapattın."
"Yada aslında benimle yemeğe çıkmayı gerçekten çok istiyordun."
Ve Yıldız sabrının sonuna gelmişti. Sandalyeyi geri itip ayağa kalktı. Dikkat çekmemek için elinden geldiğince kısık konuşmaya çalışıyordu.
"Bak, bana çarpan sensin. Emrivaki yapıp yemeğe davet eden de. Tamam, yakışıklı ve başarılı olabilirsin ama herkesin sana deli olduğunu sanma  Ne yazık ki kişiliğin görünüşünün aksine kötü. Sanırım bu kadar özür yeter de aaaa..." Yıldız kafasını çevirdiğinde Mikayı görmüştü. Cam kenarında oturmuşlardı. Mika bu sokaktan geçmeyi sevmez diye bir korkusu yoktu ama Mika kaldırımda durmuş ona bakıyordu. 
Yıldız Mikaya beklemesini işaret etti ve çantasını sandalyeden alırken Jong Hyun a döndü.
"Yemek için teşekkür ederim ve bağırdığım için özür dilerim. Çıkmam gerek."
Yıldız restorandan çıkana kadar Mika koşarak uzaklaşmıştı.
Bütün bu olanları sadece izleyen Jong Hyun gülümsedi. "Bana bağırırsan böyle olur işte."
Hesabı istedi ve kalktı. Restorandan çıkarken garsonun  biri onu durdurdu. "Bunu unuttunuz efendim." deyip bir telefon uzattı. Jong Hyun gözlerini devirdi.
"Aptal, telefonunu unutmuş."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder