Translate

5 Nisan 2014 Cumartesi

Starry Night (Bölüm 17)

 Yıldız dönerini bitirdikten sonra kalan ayranı kafaya dikti ve telefonuna uzandı.
"Sende kahve istiyorsun değil mi ?"
"Bİlmem. Fark etmez. Ben Meteyi görmek istiyorum." Yıldız gülümsedi.
"Yani geliyorsun." Arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına dayadı.
"Prenses, sonunda aklına geldik demek." Bu çocuk neden normal insanlar gibi cevaplayamıyor telefonu?
"Üzgünüm. Bir dönerle randevum vardı. Bitince arayabildim ancak." Mete kahkaha attı.
"Bir tavuk yüzünden ekildim yani. Beni unutturacak kadar yakışıklı mıydı peki?" Yıldız da gülmeye başladı.
"Tavuklar dişidir Mete. Hem tavuk olduğunu nerden anladın ?"
"Her zaman tavuktur. Sen çok nadir et yersin."
"Ama arkadaşım almıştı. Et te olabilirdi."
"Sen şeffaf bir insansın sevdiklerin konusunda. Eminim et ve tavuk arasında yaptığın her tercihte ayrıntılı bir açıklam yapmışsındır ona da. Diğer herkese yaptığın gibi."
"Hey! Bundan rahatsız oluyorsan söylemeliydin."
"Daha önce söylemeye çalıştım ama kalbini kırmaktansa seni dinlemeyi tercih ettim."
"Peki bu gün neden söylemeyi seçtin ?"
"Bu gün intikam alacakmışsın gibi hissediyorum. Onu da söylerim aradan çıkar dedim." Metenin gülümsemesi ses tonuna yansımıştı.
"Pekala vazgeçtim. Gelmiyorum kahve içmeye falan!"
"Ah! Hemen vazgeçme. Kabul ettiğinden bile haberim yoktu. Bilseydim seni kızdırmazdım."
"Çok geç. Kızdım bile."
"Hadi ama prenses. Bir defa için görmezden gel."
"Tamam, vazgeçmiyorum. Ama yanımda bir arkadaşımı da getiririm." Mete biraz düşündü.
"Kimmiş bu arkadaş? Kız mı erkek mi ?" Sesi ciddi ve fazlasıyla sorgucu bir tondaydı.
"Baba? Ah arkadaşıma ders çalışmaya gideceğim demedim. Ne fark eder cinsiyeti?"
"Soruma cevap ver sadece."
"Erkek olsa kabul etmeyeceksin yani?"
"Evet, etmeyeceğim. Hem neden söylemiyorsun ? Erkek mi yoksa ?!" Yıldız kahkaha attı. Metenin korumacı ağabey tavrını özlemişti.
"Sakin ol. Erkek değil. Kabul ediyor musun?" Mete rahatlamıştı. Tekrar neşelendi ve gülümsedi.
"Öyleyse kabul. Adresi mesaj atıyorum. Çok bekletmeyin."
"Peki orada görüşürüz o zaman." Yıldız telefonu kapattı ve olanları Mika için özetledi.
"Kısacası gelmek istiyorsan acele etmelisin. Çok bekletmeyelim." Mika sinsi bir gülümseme ile yanıt verdi.
"Birileri aslında endişeleniyormuş."
"Gidiyor musun yoksa seni burada mı bırakayım?"
"Tamam, tamam gittim."
 Mika hazırlanmak için kendi evine gitti.  Yıldız da ev kıyafetlerinden kurtulup sıksık giydiği açık mavi gömleyi düğmelerini dahi açmadan geçirdi üstüne.
Ardından aynanın karşısına geçti ve dağılan saçlarını parmaklarıyla tarayarak düzeltti.
Son olarak ta yeni yıkanmış kotpantolonlarından birini giydi.  Hazırdı bile.
ceketini gitdi ve çıkmadan son birkez ayanya baktı.
"Bu gömleyi seviyorum."
Dışarı çıktı ve çoktan taksiye binmiş Mikanın yanına koştu. Araca bindiğinde telefonun mesaj kısmını açıp söföre uzattı.
"Amca bizi bu adrese götürür müsün?" Adam latin harflerini okumakta biraz zorlansada sonunda çözüp arabaı çalıştıdı.
 Yıldız yol boyunca Mikayla konuşup ona Meteyi anlattığı için geçtikleri yerlere hiç dikkat etmemişti. Bu yüzden arabadan ininca karşılarına Jong Hyun ve Yong Hwa ile buluştukları cafe çıkınca çok şaşırdı.
Korede o kadar yer varken aynı cafeyi seçme ihtimalleri ne olabilirdi ?
"İlginç bir tesadüf" dedi en az Yıldız kadar şaşkın olan Mika.
"Hemde ne tesadüf. Bu aralar tesadüf kotamı doldurdum diye düşünmüştüm oysa."
"Ne?"
"Boşver. Gereksiz birşeydi. Hadi içeri girelim."
***
 Jong Hyun ve Yıng Hwa klip setinden çıkıp minübüşlerine yerleşmiş yakınlarda ropörtajı biten Jung Shin i bekliyorlardı.
"Ah hadi ama. Daha ne kadar bekleyeceğiz ?" Jong Hyun un isyan ettiği sırada minübüsün kapısı açıldı ve kocaman gülümsemesiyle Jung Shin bindi arabaya.
"Üzgünüm hyung. Çok beklettim." Jonh Hyun gülümsedi.
"Ne o sorular çok mu zordu?"
"Hayır, ropörtajı yapması gereken kişi ufak bir kaza geçirmiş.  Geç geldi. Benim ropörtaj kolaydı ama senin çekim pek kolay geçmemiş diye duydum." Jong Hyun bakışlarını Yong Hwa ya çevirip yanıt verdi.
"Kimden duyduğunu tahmin edebiliyorum." Yong Hwa hiç itiraz etmedi.
"Evet çekimler gerçekten zor geçti." Jong Hyun un söylediğini atlayıp Jung Shine döndü. "Aynı sahneyi defalarca izlemekten sıkıldım. Neyseki Jong Hyun yakın zamanda şu türk kızla çarpışmış." Jong Hyun bir an şaşırıp arabanın koltuğuna dayadığı kafasını kaldırdı ve itiraz etmek için Yong Hwa ya döndü.  Yıldızı düşündüğünü nasıl anlamıştı ki ?
"Ne? Neden bahsediyorsun?"
"Hadi ama numara yapma. Tavsiyeme uyup o kızı düşündüğünü biliyorum."
"Hayır, Yıldızı düşünmüyordum."
"Yabancı bir ismi ne kadar da kolay ezberlemişsin." dedi Yong Hwa. Jong Hyun un defalarca ismi yanlış söylediğinden habersizdi. "Oyunculuğun bir anda değiştiğinde iki seçenek vardı. Ya beni dinledin yada yeni bir fikir buldun. Bu yüzden emin olmak için mesaj numarasını yaptım."
Mesaj numarası ? Bu yüzden mi kandırmıştı onu ? Jong Hyun artık Yong Hwa nın ısrarına dayanmıordu. Yıldızın adı her geçtiğinde, Yong Hwa nın onu sevdiğini idda ettiği her cümlede Yıldızdan biraz daha nefret ediyordu. Yıldızı düşünmek, ondan bahsetmek canını sıkıyor, tuhaf hissetmesine  sebep oluyordu artık. Bu yüzden Yong Hwa ya yanıt vermeyip tekrar koltuğa kömdü kafasını.  Yorgundu ve sadece eve gidip uyumak istiyordu. Öğlen olmasına rağmen.
 Olayı merakla izleyen Jung Shin parçaları birleştirdi.
"Türk kız ? Şu avm de seni kovalayandan mı bahsediyorsunuz?" Yong hwa bunu duyar duymaz meraktan kocaman açılmış gözlerini Jung Shin e dikti.
"Jong Hyun u kovalayan kız? Bunu bana daha önce söylemeliydin. Ne zaman oldu bu olay?" Jung Shin yanıt vermek için azını açtı ama birşey söyleyemeden Jong Hyun girdi araya. Gözleri kapalı olduğu için uykusunda konuşuyor gibi görünüyordu.
"Lütfen bu konuyu kapatabilir miyiz? Sadece biraz kestirmek istiyorum."
"Pekala." deyip kafasını minübüsün camına dayadı Jung Shin. Dışardaki insanların onalrı görmesini engelleyen tek taraflı camdan dışarıyı izliyor, yapacak birşey olmadığı için insanları inceliyordu. Arasokakatan geçerken cafe de oturan bir kız çekti ilgisini. Güzel olduğunu düşünüp sırıttı. Ama kız sadece güzel değildi. Başka bir şey ilgisini çekmişti Jung Shin in. 'sanki biraz tanıdık.' diye düşündü. Farketmesi birkaç saniyasini aldı. Bu avmdeki kız!

3 yorum:

  1. 1 günde bütün hikayeyi okudum aaah gözlerim acıyor şuan ama neyse neyse değdi ama ^o^ lütfen yazmaya devam et büyük bir merakla bekliyorum daha sık yazmanı umut ediyorum ellerine sağlık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah dikkat et. Gözler önemlidir ^^
      Aslında hikaye nin 19.bölümü yazıldı. Burada okuyanı yok diye eklemiyordum. Aslında iyiki de eklememişim yoksa daha kötü olurmuş :)
      Madem okuyanı var yeni bölümleri eklemeye devam edeceğim :)

      Sil
  2. How do I make money from playing games and earning
    These are the three 바카라 사이트 most popular forms of gambling, and are explained in a งานออนไลน์ very concise and concise manner. 바카라 사이트 The bsjeon.net most common https://jancasino.com/review/merit-casino/ forms of gambling are:

    YanıtlaSil