Translate

20 Kasım 2014 Perşembe

Starry Night (Bölüm 33 - Biraz Araştırma Yapmak)

Korede erkekler birbirlerine karşı gereğinden fazla samimi davranırlar.
Biraz fazla *bromens takılırlar ve skinship (tensel temas) tan kaçınmazlar. Bu yüzden çok fazla insan onlara 'gay' der.

Yıldız bir yıldır korede yaşadığı ve ondan önce de kore ile ilgilendiği için, erkeklerin birbirlerinin omuzuna elini atmaları, programlarda çeşitli oyunlar yüzünden 'yanlışlıkla' öpüşmeleri gibi durumlar ona olağan dışı gelmiyordu.

Buna rağmen Weekly idol daki elma oyununda Jong Hyun ve Min Hyuk u o halde gördüğünde utanıp tek eliyle yüzünü kapatmış ama yine de parmaklarının arasından izlemeye devam etmişti.

"Bu çocuklara bir daha asla normallermiş gibi bakamayacağım."


Sonunda program bitmişti. Yıldız parmaklarını birbirine kenetleyip avuç içlerini kaldırabildiği kadar yukarı kaldırıp gerindi.
Yapacak işleri vardı ama canı hiç bir şey yapmak istemiyordu. Bunu bahane olarak kullandı ve CNblue nun konuk olduğu bir iki program daha izledi.

Cheongdamdong 111 in 5.bölümüne geldiğinde gözleri daha fazla izlememesi için Yıldıza haykırıyorlardı.

Yıldız bilgisayarın kapama tuşuna bastı ve bağdaş kurduğu bacaklarını hiç bozmadan kendini yere bırakıp uzandı.

Daha bir kaç gün önce çoğunun adlarını dahi bilmediği dört genç hakkında bir anda bu kadar şey öğrenmek tuhaf hissetmesine neden olmuştu.

Ünlülerin özel hatayı yoktu.. Kameralar evlerine hatta yatak odalarına kadar giriyordu.
Hayatlarında hiç görmedikleri insanlar haklarında çok fazla şey biliyor, onlara gülüp aşık oluyor yada nefret ediyorlardı.

Yıldız bunları daha önceden bilmesine rağmen tuhaf bir farkındalık anı yaşadı. Sonuçta onlarla gerçekten tanışma fırsatı yakalamıştı. Üyeler için üzüldü ve Jong Hyun a kötü davrandığı için vicdan azabı çekti. "Acaba onun yerine ben olsaydım nasıl birine dönüşürdüm kim bilir."

***

Jong Hyun düşüncelere dalmış avare avare gezerken FNC nin önüne kadar gelmişti.
Hava çoktan kararmış olmasına rağmen şirkette çalışanlar vardı.

'Biraz fazla çalışmaktan zarar gelmez' diye düşünen Jong Hyun bisikletini zincirledi ve daha tamamlayamadığı yeni bestesine biraz daha kafa yormak için şirkete girdi. Nedense yurda gitmek istemiyordu.

Jong Hyun notlarını bıraktığı kayıt odasına doğru giderken spor odasından gelen gülüşmeler ve kendi adını duyduğunda kontrol etmek için oraya yöneldi.

Salondakiler A.O.A in üyeleriydi. Yani en azından bir kaçı. Ve Jong Hyun dan değil F.T island üyesi Jong Hoon dan bahsediyorlardı... Açıların adamı.

"Ne yapıyorsunuz bu saatte burada ?"

Kızlar bir an yanlış kişiye yakalandıklarını düşünüp sessizliğe büründüler. Gurubun maknae suratlı lideri Ji Min, gelenin Jong Hoon değil Jong Hyun olduğunu fark ettiğinde sporuna ara verdi ve açıklama yapmak için Jong Hyun un yanına gitti.

"İyi akşamlar sunbae. Gürültü için üzgünüz. Sonunda bir şarkıdan kızlara yemek ısmarlamaya yetecek kadar para kazandım da kutlamayı biraz fazla kaçırmışız. Yakın zamanda kilo kontrolü var ve bu yüzden sizi bir süre rahatsız edeceğiz."

Jong Hyun bir ağabey edasıyla gülümsedi

"Kilo kontrolü ha? Kolay gelsin. Ben kayıt odasında olacağım. Yani rahat konuşmaya devam edebilirsiniz."

Ji min şirin bir gülümsemeyle kafasını öne eğerek onayladı.

Jong Hyun salondan çıktığında kızların gülüşmelerini yine duydu.
O da güldü ve tekrar ilk hedefine yöneldi. Kayıt odası!

Odaya giren Jong Hyun kağıtlarını buldu ve kendisini kenarda duran sandalyeye bıraktı.
Rahat görünen tekerlekli sandalye Jong Hyunun etkisiyle bir kaç santim geriye gitmişti.
Bu biraz eğlenceliydi ve Jong Hyunu gülümsetmişti.

Kağıtları biraz kurcaladıktan sonra yandaki gitara uzandı ve mırıldanarak kağıtta yazılı notaları çalmaya başladı.
Bir iki ufak değişiklik yaptı ve yenilerini ekledi..
Bir yandan da sözleri düşünüyordu.

"I’ll take you to the monster~...Bunu zaten yazmıştım.."

Daha romantik sözlere ihtiyacı olduğunu düşündü şarkının.. ve tabiki daha önceden yazılmamış..

"Aşk.. aşık olmak..bana aşık ol.. aish!" Jong Hyun sinirle saçlarını karıştırmıştı. Ama bunun nedeni şarkıya başlayacak romatik bir cümle bulamaması değil aklına yine 'onun' gelmesiydi...

Kafasının bir yerinde içten içe dişi öldüren çürük gibiydi.. Ara ara sızlasa da hep orada ve rahatsız ediyordu.

Sonunda gitarı bıraktı ve aklındaki küçük soruya yanıt bulmak için ceptelefonunu aldı..
Zavallı çocuk Yıldızın o kızın adı mı yoksa soyadı mı olduğunu öğrendiğinde bundan kurtulacağını düşünüyordu.. Yerine yeni bir gereksiz merakın geleceğini bilmeden..

İnternetten Türklerin isim kullanma şekillerini öğrendiğinde daha telefonunu kapatamadan yeni bir soru çıkagelmişti..
Türkler nece konuşur ??

İngilizce ? Yoksa arapça mı ?

Kendi dillerine sahip olmaları Jong Hyun un hoşuna gitmişti. Ve aynı dil ailesinden olmaları.. Kendini biraz yakın hissetmişti.

Peki ya yönetim sistemleri ?... Aslında umrunda olan bunlar değildi. Onu biraz daha fazla tanıyabilme ihtimali için merak ediyordu bunları.. Kendine dahi itiraf edemese de.

Jong Hyun ufak çaplı bir araştırma sonucu Türkler hakkında bir şeyler öğrenmişti. Peki ya türkler onun hakkında ne biliyordu ?

Jong Hyun Türkiyedeki boice ların ne kadar çok ve aktif olduğunu görünce şaşırmıştı. Kendi sloganları bile vardı. 'out of the blue, we fell in love with cnblue'
Buna rağmen Yıldız onunla ilgilenmiyordu..

"Şimdi bu fanlardan birine tweet atsam hepsi heyecan yapar değil mi.. Ama onun umrunda bile.. dur bir dakika"

Mizukiye aşkını itiraf edemeyen Nakatsu misali kendi kendine konuşan Jong Hyun, telefonunda bir iki şey kontrol etti.

"Doğru ya bir dahaki turda Türkiyeye de gideceğiz.."

***

Saat sabahın altısıydı. On üç saat kadar önce başladığı uzun bir animenin son bölümünü bitiren Mika boş bakışlarını saate dikti.

Fazlasıyla shoujo izlemiş ve 'herkes için umut var' düşüncesini beynine bir kez daha kazımıştı.
Elbette sonunda Min Hyuk la çıkmayı ancak hayal edebileceğini biliyordu ama zihninin bir köşesinde kendini kötü hissetiğinde kaçabileceği o hayallerle dolu odayı bir anlık gerçeği farketme ile yıkmamak için çabalıyordu.

Yaşı büyüdükçe eski görkemini kaybeden o odayı olabildiğince ayakta tutmak için vardı bu anime seyansaları. Ve acı gerçekle son kez yüzleşene kadar devam edecekti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder